Neden Düşüncelerimden Emin Olamıyorum? | ibrahimozcanli.com

17

Ekm 2022

Neden Düşüncelerimden Emin Olamıyorum? | Obsesif Kompulsif Bozukluk

 Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), kişilerin süreklilik gösteren tekrar edici düşüncelere sahip olmaları ve bu düşüncelerden rahatsızlık duymalarından kaynaklı olarak, rahatlama amacıyla kompulsiyon olarak adlandırılan tekrar eden davranışlarla, ritüellerle yaşaması süreci olarak tanımlanabilir.

 Obsesif kompulsif bozukluğa (OKB) sahip kişiler, kendi kontrollerinde olmayan düşünceleri, kaygı ve korkuları, imgeleri takıntılı bir şekilde düzenli olarak yaşarlar. Kişinin içinde bulunduğu bu süreç hem kendisi hem de çevresindeki kişiler için zorlayıcı durumları beraberinde getirir. Bu düşüncelerden kaynaklı olarak ortaya çıkan korku, gerginlik, huzursuzlukla tekrar edici davranışlar, ritüeller ve bu ritüellerin zorunlu hale gelmesi durumu ortaya çıkar. Obsesif kompulsif bozukluğa sahip olan kişiler sahip oldukları takıntılı düşünceleri durdurmaya ya da bastırmaya ve göz ardı etmeye çalışsalar da bu durumun önüne geçemezler ve buna bağlı olarak daha da kaygılı hale gelirler. Bu süreçte kişi sadece kaygısını azaltmak adına zorlayıcı davranışlarda bulundukça rahatlama hissedebilir. Dilerseniz gelin Obsesif kompulsif Bozukluğa (OKB) daha yakından bakalım.

 OKB zihnimizin içinde bulunan iki kardeşin kavgası gibidir. Bir taraftan zihnin içinde bulunan otoriter ve kuralcı çocuk harekete geçmemiz için cümleler söylerken bir taraftan da kendini zayıf hisseden küçük ve çekingen olan çocuk bu kurallara uymak ve uymamak arasında sıkışıp kalıyor. Bu bahsettiğimiz iki çocuğun kavgası ise birçok kurallar dizisini ve uyma zorunluluğunu beraberinde getiriyor. Bu durumu bir diğer taraftan da benliğimizin içerisindeki sahip ve köle ilişkisine de benzetebiliriz. Sahip olan ses sürekli olarak ‘Öyle değil böyle yapmalıydın’, ‘Yine hatalı bir tercih yaptın’, ‘Kimsenin umrunda değilsin’, ‘Ne kadar yapsan da olmayacak’ gibi süreklilik gösteren ve yargılayıcı cümlelerle köle gibi bir rolde olan diğer tarafa ağır derecede zorluk çıkartır. Bir seçim yapılmak üzereyken, iki ya da daha fazla seçenek arasında onu sonu gelmez kuşkulara düşürerek seçimin yapılmasını erteletebilir, hatta engelleyebilir.

 Kesin bir genelleme yapılamayacak da olsa, bu tür davranışların çocukluk yıllarını baskıcı bir ortamda yaşamış ya da büyüklerinin yetersizliği sonucu kendi kendinin ebeveyni olmak zorunda kalmış insanlarda daha yaygın olduğu gözlemlenmektedir. Aslında bu mekanizmanın amacının, sahibin kölesini dış dünyaya karşı korumayı amaçlamasıdır. Bir bakıma bu olguda sahip ve köle de yoktur. Olgunlaşamamış benliğin içinde sürüp giden bu zorlayıcı oyun, büyük rolü oynamaya çalışan çocukla, çaresiz çocuk arasında sürer gider. Dikkatli bir gözlemle, büyük rolündeki çocuğun tehditlerinin ciddiye alınamayacak kadar saçma, hatta bazen gülünç olduğu fark edilebilir.

 Çözüm sürecini ele aldığımızda psikoterapi içerisinde yapılması gereken şey, sahip çocuğun tedavi ortamını işgal etmesine hiçbir şekilde izin vermeyerek, çaresiz çocuğa ulaşıp onunla ilişki kurmaya yönelik çalışmalar olacaktır. Bu gerçekleştirilebildiğinde, sahip çocuk sahneyi, tutsaklıktan kurtulup gelişimini gerçekleştirmeye doğru yönelen eskinin çaresiz çocuğuna terk etmeye başlar.

İbrahim ÖZCANLI

Uzman Klinik Psikolog

Tanıtım Videosu

Danışanlarımızın Görüşleri?

Whatsapp | Uzm. Kl. Psk. İbrahim ÖZCANLI

Size daha iyi bir hizmet sunabilmek için yasal düzenlemelere uygun çerezler kullanıyoruz, kabul ettiğinizde çerezler ile toplanan verileriniz Kişisel Veri Bilgilendirme Metinleri’nde belirtilen şekillerde mevzuata uygun olarak kullanılabilecektir. Ayrıntılı bilgiye Çerez Politikası'ndan ulaşabilirsiniz.