İlişkinin Yanlış Bilinenleri

 İlişki her zaman hayatın temelindedir. Bu nedenle ilişkilerimize bakışımız hayatımıza bakımıza paralel olarak şekillenir. Her ilişkide belirli zamanlarda anlaşmazlıklar, kopukluklar ve hayal kırıklıkları yaşanabilir. Bu durumlar ilişkilerin gerçekliğini oluştururlar. Genelde bu durumların ilişkide büyük problemler olduğu düşünülür. Ancak sanıldığının aksine asıl problem bahsetmiş olduğumuz bu durumlar değildir. Gerçekçi bir yaklaşımla baktığımızda asıl problemin bu durumların çözüm aşamalarında ortaya çıktığını görebilmek mümkündür. Çözüm aşamasında ise bazı yanlış varsayımlar çiftlerin bağ kurmasını, iletişimlerini ve gelişimlerini negatif yönde etkiler. İlişkisinde problem yaşayan birçok çift vardır. Ancak bazen çiftler bunun sadece kendi başlarına geldiğini düşünerek hareket ederler. Böylece ilişki çözümsüzlük sürecinin içerisinde savrulmaya başlayabilir.  Bunu nesnel olarak görebilmek adına bir Google araması yapıp aşağıdaki soruları sorabilirsiniz?

Her ilişkide;

• Problem olur mu? 
• Sorunlar yaşanır mı?
• Tartışmalar olur mu?
• Sıkılma anları var mıdır?
• Alan ihtiyacı duyulur mu?
• Ara verme ihtiyacı oluşur mu?
• Kırmızı çizgiler var mıdır?
• Kişisel gizlilikler mevcut mudur?

 Her ilişkide gizli alanlar bulunmaz ya da her ilişki ara verme ihtiyacını ortaya koymaz. Ancak diğer soruların cevabını evet olarak vermek mümkündür.  Bu araştırma sonucunda ilişkinizde dair farkındalıklı bir bakış açısına sahip olabilirsiniz. Böyleyse ilişkide sorun olarak tanımlanman şey yaşanan problemlerden öte onların çözüme ulaşma mekanizmalarıyla alakalı oluşu gerçek çözüm için bir ışık olacaktır.

 Çoğu çift evlilik terapileri ile ilişki problemlerine bir çözüm ararlar. Bu süreçte ihtiyaç duyulan en önemli şey enerji ve motivasyondur. Her çift, zaman zaman bir düzeyde anlaşmazlık, kopukluk veya hayal kırıklığı yaşar. İlişkinizdeki günlük sorunlar normal ve hatta kaçınılmaz olsa da muhtemelen çözülemez değildir.

 Evliliğinizde veya ilişkinizde zorluklar yaşayan tek kişi olup olmadığınızı merak ediyorsanız, hızlı bir açık uçlu Google aramasından başkasına bakmayın. “Her ilişki...” girin ve muhtemelen şuna benzeyen, sık aranan soruların bir listesini göreceksiniz:

 Çoğu çift, bir noktada çift terapisinden veya evlilik danışmanlığından yararlanabilir. Hayat arkadaşınızla ilişkiniz tam da bu kadar önemlidir, yani önemli bir zorluk kadar önemli bir neşe de sağlayabilir ve en önemlisi, önemli bir çaba gerektirir.

 Ne yazık ki, evlilik ve diğer uzun vadeli bağlı ilişkiler hakkındaki bir dizi gerçekçi olmayan varsayım ve beklentiler, birçok partnerin ihtiyaç duydukları yardımı aramasını engelliyor. Şimdi en yaygın mitlerden birkaçını ele alalım.

 1. Doğru kişiyi seçersem, sorunlarımızı çözmek için profesyonel yardıma ihtiyacımız olmaz.

 Sanıldığının aksine bu durum gerçekliği göstermemektedir. Bu durumu daha yakından görebilmek adına ilişki terapisinde sık kullandığımız bir metaforu kullanabiliriz. İlişkiyi iki tarafın içinde bulunduğu bir otomobil olarak ele alabiliriz. Sevdiğimiz yepyeni bir araba alsak bile, o arabanın bir noktada yağ değişimine, ince ayara ve bir yerlerde yeni lastiklere ve/veya fren balatalarına ihtiyacı olacaktır. Sorunsuz çalışmasını sağlamak için düzenli bakımın yanı sıra bizim de gözlemlerimiz önemli bir rol kazanacaktır.   Çift Terapileri, ilişkinizin daha sorunsuz daha uzun süre devam etmesi, beklentilerinizi karşılaması için "yakıt almak" ve bakım konusunda bilinçli olmak adına uygun olan bir zemindir.

 2. Mutlu çiftler kavga etmez.

 En mutlu çiftler kavga etmeyenler değildir. En mutlu çiftler kavgalarını sağlıklı çözümler bulanlardır. İlişkilerde çatışmaların yaşanması kaçınılmaz bir durumdur. Bu çatışmaların sağlıklı dönüşümleri için her iki tarafın da kendini yatıştırması, merak ve şefkatle dinlemesi, dikkatle sorgulaması, saygı göstermesi ve kendini yansıtması gerekir.

 Çift terapisi, çatışmanızın hangi yönlerinin etkili olduğunu, sizin ve eşinizin stres altında nasıl başa çıkma stratejileri ortaya koyması konusunda neyi değiştirmeniz gerekebileceğini belirlemenize yardımcı olabilir, böylece sevginiz ve iletişiminiz çatışmanın stres etkilerini ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.

 3. İlişkide ne kadar mutlu zamanlarımız olursa olsun bir gün tutkuyu kaybetmeye mahkumuz; ilişkiler böyle yürür.

 Kültürümüzde, herhangi bir romantik ilişkinin tutkusunu kaçınılmaz olarak kaybettiğine dair yaygın bir inanç vardır. Bu mit, birçok çiftin işler zorlaştığı anda ilişkilerinin gelecekleri hakkında umutsuz hissetmelerine neden olur. Tutkunun sönmesi kaçınılmaz değildir, ancak işler daha da kötüye giderken uygun bilgi ve beceri olmadığında bu şekilde hissetmek durumu ortaya çıkabilir.

 Hızlı, tempolu, meşgul hayatlarımız, ilişkilerimizin ihtiyaçlarının olması sebebiyle tatmin edici bir bağ kurmayı zorlaştırabilir. İlişki terapisinde bu durum ele alınarak içgörü kazanmanıza ve ilişkiyi teşvik edecek süreçleri edinmenize yardımcı olacak uygulamaların üzerinde durulur.

 4. İkimiz de ilişkimizde mutluyuz. Çift danışmanlığından fayda görmeyiz.

 Bizler genelde çözüm arayışında olduğumuz süreçlerde danışmanlık adına terapilere başvururuz. Her ilişki ise kendi içinde bir dinamiğe sahiptir. Bazen bu dinamikte ortaya çıkan durumlarla başa çıkmak adına daha farkındalıklı ve bilgili olmak istenilen anlar yaşanabilir. Böyle durumlarda ilişki terapileri sağlıklı bir süreci yaşamak ve gelişimler sağlamak adına faydalı bir yöntem olarak karşımıza çıkar. Her zaman üzerinde ilgili olduğumuz değerlerimiz bizim için daha az acı yaratma eğilimindedirler.

İbrahim ÖZCANLI

Uzman Klinik Psikolog